2 Mart 2014 Pazar

Çengel

                             şiir, kitaplar ve şarkılar ah

                          ilaç diye ciğerlerime sürdüğüm


*
ne çok uğultu yüklemişim duvarlarıma
yaslı çivilerle rapt eylediğim
ne çok iç ağrısı, can törpüsü, kendimle konuşmalar
avuntu çerçevelerine tıktığım bağırmalar
gürültüyle konuşmalarınızı anlayamadım

*
gövdesine hanımeli sarılmış ergen bir vişne ağacıdır çocukluğum
sarhoş baba kusmuğunu
duvara fırlatılmış kedi kanını
un bulamacıyla beslenmekten ölmüş kuzu yavrusunu
oğul tahliyesi bekleyen bir ananın kalp sancılarını
renksiz çiçeklerine bezenip eteğinde saklayan
vişne çekirdeklerinizi hala çöpe atamadım
*
ikiyüzlü davranamam
ölene dek taşıyacağım bir burkulmadır ergenliğim
Füruzan’ın kalemine tutunmuş her çocuk gibi
çıktığın o kapıyı tekrar bulamama kaygısı
kapı önünde kalma ürküntüsü
gönderdiğini unutan Ayhan Işık bıyığına hükümlü
kapılı tablolarınızın önünde kalakaldım, ayrılamadım
*
can törpüsü yavaşlasın, acıları azalsın umududur insanı yaşatan
bu unutkan ablalar, bu vicdansız abiler ne çok hak ettiler balgamı
ne çok iç ağrısı koydular önümüze
ne çok gülüşümüz boğuldu, sakatlandı ve kayıp
cezaevi, askerlik, tımarhane ömrümüzün özeti
düğün kasetlerinize katlanamadım
*
öyle gür
öyle gür sanıyordum ki sesimi
ödümü patlatırım diye haykıramadım